Güneşin doğuşunu izlerken, hayatın anlamını sorgulamak kaçınılmazdır.

Herkes bir ölüdür, ama bazıları asla yaşamamıştır.

Hayatımızın anlamını başkaları belirler. Ama biz kim olduğumuzu kendimiz seçeriz.

İnsanın tek gerçek savaşı kendi içinde savaştığıdır.

Hayatta sadece iki tür insan vardır: Ölüler ve yaşayanlar.

Hayat bir şey yapmaktan daha fazlasıdır, bir şey olmaktır.

Başkalarının gözünde, insanın varoluşu çok tehlikeli bir şeydir.

Hayatın anlamını bulmak, hayatın anlamı olabilir mi?

Yaşamak, insana, önce ölümü düşündürür. Her ne kadar insan, ölümü düşünmese de, hayat da insana ölümle anlam kazandırır.

Hayatın anlamı, kendini bilmekte gizlidir.

Bir ağaç gördüm, bir ağaç düşündüm, bir ağaç oldum.

Hayatın anlamı, hiçbir şeyin anlamı yok.

Yaşamak için neye ihtiyacımız var?

Hayat hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Hayatın anlamını bilmek, hayatın anlamsızlığını kabul etmek demektir.

İnsanlar kendilerini gerçekleştirmek için bir neden ararlar.

Sadece hayatta kalmak için yaşamanın bir anlamı yok.

İnsanlık, dünyaya hükmettiğini düşündüğü andan itibaren, kendisini yok etme sürecini başlatmıştır.

Bir insanın ne zaman gerçekten öldüğünü nasıl anlarız? Belki de o, hiç yaşamamıştır.

Siz ölüsünüz, ben ölüsüzüm. Aramızda bir fark yok.