Birinin yaşlanmaya başladığını anlaması için, aynaya ya da aynı ailedeki bir başkasına bakması gerekmez. Kendi ellerine bakması yeterlidir.

Önemli olan, birlikte güzel anılar biriktirmek, birlikte yaşlanmak.

Her gün biraz daha yaşlandıkça, daha iyi hırsız oluyorum.

Hayatın anlamını bilmek için çok gençsiniz. Yaşlandığınızda, anlamsız olduğunu göreceksiniz.

Yaşlandıkça, insanın ölüm korkusunun arttığı doğru mu?

Birlikte yaşlanmak, sevdiklerimizle paylaştığımız en güzel hediye.

Her sabah bir gün daha gençleşme fırsatıdır.

Gerçek sevgi, birlikte yaşlanma cesaretidir.

Yaşlandım, uyku tutmuyor. Gözlerim açık, düşüncelerim uykulu.

Bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Her gün biraz daha yaşlanıyorum, belki de bir şeyler yapmaya çalıştığım için yaşlandığımı sanıyorum.

Hayatın en büyük hediyesi, birlikte yaşlanabileceğin biridir.

Bir insanın vücudu, bir insanın ruhu kadar çabuk yaşlanmaz.

Sonsuza dek genç olmak isterdim. Ama yaşlandıkça, gençleşmenin sadece bir düş olduğunu anladım.

Bir gün daha fark edeceksin, benim kadar yaşlandığını.

İnsanlar genellikle rüyalarında kendilerini yaşlı görmekten hoşlanmazlar.

Kendimi tanıyacak kadar yaşlandım artık.

Yaşlandıkça, anılar daha değerli hale gelir.

Bir insanın yaşlanması, bir kadının güzelleşmesi gibidir. Her şey yerli yerinde durur, ama bir hava katılır.

Zaman, insanı yavaş yavaş boşaltır.

Bir adam ne kadar yaşarsa yaşasın, yaşlanmaya başladığında, tanrılar gibi gençleşmeye çalışır.